30 Nisan 2012 Pazartesi

Refleksoloji Eğitimi




‎19-20  Mayıs Refleksoloji Giriş 1. Modül Eğitimi

Doğal Terapiler Akademisinde hafta sonu tam gün olarak düzenlenecek Refleksoloji Eğitim Programımız Aşağıdaki gibidir. 

Katılım Ücreti: 400 TL.
19 Mayıs Cumartesi - 29 Mayıs Pazar 10- 18.00 Saatleri Arası

İletişim ayse@aisha.com.tr

TEORİK DERSLER
• Refleksoloji Nedir? Tarihçesi, ekoller.
• El ve Ayak Refleksolojisi Nedir ve Nasıl Çalışır?
• Refleksolojinin Uygulama Alanları: Organlar, sistemler ve salgı sistemleri
• Ayağın Anatomisi
• Elin Anatomisi
• Yetişkinlerde Refleksoloji
• Çocuklarda Refleksoloji
• Hastalıklarda Refleksoloji: Belli hastalıkların refleksoloji ile şifalandırılması.
• Refleksolojinin Uygulanamadığı Durumlar


PRATİK DERSLER
• Refleks noktalarının  Yerlerini Saptamak
Refleksoloji Uygulama Teknikleri
• Baş ve Boyun Refleks Noktaları
• Göğüs Bölgesi Refleks Noktaları
• Omurga Refleks Noktaları
• Pelvik Bölge Refleks Noktaları
• Üreme Organları Refleks Noktaları
• Lenf SistemiRefleks Noktaları


Refleksoloji Nedir?
Ayak ve el üzerinde bulunan belli noktaların parmak ve el manipulasyonları ile uyarılması sonucu salgı bezlerinin ve organların dengelenmesidir. Günümüzün en popüler şifa metodlarından olan Refleksoloji çok yönlü şifalandırma sağlayan en etkili uygulamalardandır.
Refleksoloji sinir noktalarını belirli tekniklerle uyarmanın ortaya elektrokimyasal mesajları çıkardığını bununda nöronların yardımı ile ilgili organı uyardığını savunur.

3 Nisan 2012 Salı

AYŞE TOLGA ile ADIM ADIM AROMATERAPİ - MAYIS PROGRAM



                     
Doğal Terapiler Akademisi 



AROMATERAPİYE GİRİŞ


AROMATERAPİNİN TARİHÇESİ
AROMATERAPİ ÇEŞİTLERİ
ÜRETİM TEKNİKLERİ
ÖZ YAĞLARIN KİMYASAL YAPILARI

Aromaterapi nedir?
Aromaterapi Zihinsel, fiziksel ve ruhsal şifa için saf yağların kullanımıdır. Bitkilerin özlerinden elde edilmiş o bitkinin en saf ve yoğun bio dinamik özünü taşıyan yağlar kişiye iyileşmesi için yardımcı olur. Koku alma duyusu zihinsel ve fiziksel olarak algımızı etkileyen en kuvvetli duyumuzdur. iyileşmede çok etkilidir. Beynimizdeki merkezleri etkileyerek seretonin, adrenalin ve oksitosin gibi belli başlı bazı önemli salgıları tetikleerek uyarıcı, sakinleştirici, uyutucu ya da konstantrasyon arttırıcı gibi bazı zihinsel etkilerinin yanı sıra cilt üzerine sürüldüğünde emilip alt katmanlara iner ve saf yağın içerdiği etken kimyasal içerikler kan dolaşımına katılarak ihtiyacı olan sistem ve organlara dağılarak fiziksel iyileşmeye de yardımcı olur. Aromaterapi yağlarının üretim şartları çok pahalıdır. Bu nedenle yağlar da pahalıdır. Bazı yağlar diğerlerinden çok değerlidir. Nedeni yağını zor vermesidir. 400 kg kekikten 1 lt. saf yağ çıkarken, 1 litre gül yağı 2 ton gül yaprağından elde edilmektedir.
 1920’lerde Fransız kimyager Rene Maurice Gattefosse, onun laboratuvarında çalışırken geçirdiği kaza ile yanan elini  su zannederek lavanta yağı dolu beherin içine daldırır,elini çektiğinde yanık acısının hızla geçtiğini ve yanığın ne kadrar hızlı iyileştiğini fark edince  esansiyel yağların yapılarını ve içeriklerin araştırmaya başlar. Esansiyel yağların iyileştirici güçleri üzerine araştırma yapmaya başlayan Gattefosse, 1937 yılında yağların anti-mikrobiyal etkileri hakkında bir kitap yayınladı ve Aromaterapi kelimesini ilk kez burada kullandı.  Bir Fransız tıp doktoru, Jean Valnet, Gattefosse’un araştırmasını  görerek esansiyel yağlarla çalışmaya başladı. keşfetti ve uçucu yağlar deneme başladı. Yine Fransız biyokimyager Margaret Maury, masaj ile cilde esansiyel yağlar uygulanarak yapılan benzersiz bir yöntem geliştirdi.  Batı dünyasının 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren tamamlayıcı terapilere daha fazla eğilmesiyle aromaterapi de bilim dalı olarak yapılan laboratuar araştırmaları sonucunda farmakolojik, fiziksel, psikolojik boyutlardaki etkileri ispatlanarak hak ettiği saygınlığı kazanarak günümüze kadar gelmiştir.
Aromaterapi bitkisel şifa akımında en etkili ve en popular terapi dallarından birisidir. Burada akla gelen en önemli soru aromaterapi’nin geniş kitlelerce gerçek etkilerinin ve anlamının bilinip bilinmediği olmalıdır. Aromatik bitkilerden distile edilerek en saf biodinamik özleri ile aromaterapide kullanıma hazır hale gelen bu yağlar içerdikleri kimyasal yapıları ile aslında farmakolojinin temelini oluşturan en etkili ilaçlardır. Bu nedenle aromaterapi yağları her şeyden once farmakolojik etkileri sebebiyle ilaç benzeri etkilerinden dolayı fiziksel boyutta etkiye sahiptir. Aromaterapi  dünya üzerindeki en eski şifa metodlarından biri olduğu için her şifa sistemi içinde de yer almaktadır. bkz. ayurveda, çin tıbbı gibi.



Aromaterapi Nelere İyi Gelir?
Aromaterapinin iyi geldiği şikayetlerden bazıları: Stres, anksiyete, huzursuzluk, tedirginlik, gerginlik, uykusuzluk, Deri şikayetleri, (deri kaşıntıları ve döküntüleri, egzama vb.), Başağrısı/ migren, Regl sıkıntıları, PMS – Regl Öncesi Sıkıntıları, Menopoz sorunları, Hamilelik Sıkıntıları,Bel ve sırt ağrıları, Ödem ve dolaşım bozuklukları, Kas, Kemik ve Eklem Sorunları, Bel ve sırt ağrısı, Eklem iltihaplanmaları/ romatizma, spor yaralanmaları, kas ve eklem rahatsızlıkları , Solunum sorunları , Dolaşım sorunları , Sindirim sorunları , Kulak, burun, boğaz , Selülit ve kilo problemi bunu dışında psikolojik ve zihinsel pek çok şikayetin tedavi sürecinde destekleyici olarak rol oynar.


Aromaterapi terapilerinin bütünsel etkili olma özelliği bu aktif maddelerden kaynaklanmaktadır. esansiyel yağlarla terapiler insan vücudunda bir bütün olarak iyileştirici dengeleyici etki sağlarlar. Denge sağlama özelliklerinden dolayı bir dizi dengesizliği aynı anda dengeye getirebilme özelliğine sahiptirler, örneğin lavanta yağı mikrop öldürücü özelliği ile birlikte ağrı gidericidir ama aynı anda yanıkları hafifleticidir fiziksel olarak bunu yapan lavanta yağı aktif bileşenleri ile sakinleştirici etkiyle de psikolojik faydasını da ortaya koyar, aynı yağ kendine duyulan kızgınlık gibi duyguları yüzeye çıkrarak temizlenmemize de neden olduğu için zihinsel etkisi de burada ortaya çıkar. Beden- zihin ve ruh üçlemesindeki görevini ( Bütünsel bakış açısı) bu şekilde tamamlar. Bu anlamda insan yapımı iç bir farmakolojik ilaç bu katmanda etki yaratmamakta, tam tersine iyileştirdiği durumun dışında pek çok yan etkiye neden olmaktadır.  İnsan vücudu kimyasal reaksiyonlar ve elektrik ile hayatiyetini sürdüren mükemmel dengede bir varlıktır.  Vücuda dıştan veya içten gelen yanlış bir etki, bu dengenin bozulmasına neden olur. Bu durumda hormonlar etkiyi düzenlemek için daha fazla veya daha az çalışmaya başlar. İşte bütünsel yaklaşımdaki tüm terapiler bu bozulan dengeyi korumak için kişiye özel metodlarla çalışırlar.


22 Mayıs Salı 13.30- 17.30 arası 
29 Mayıs Salı 13.30- 17.30 arası


İletişim Ayşe Tolga ayse@aisha.com.tr